
Multipl Skleroz (MS), genelde genç erişkinlerde merkezi sinir sisteminde gösteren ve ataklarla kendini belli eden kronik sinir sistemi hastalığıdır. MS’in nedenleri hala bilinmemektedir, ancak bu hastalığın genetik yatkınlık ve çevresel risk faktörlerinin etkileşiminden kaynaklandığı bilinmektedir.
Yapılan çalışmalarda çevresel ve genetik faktörlerin karmaşık etkileşimleri sonucunda MS gelişme riskinin arttığını gösterilmiştir. MS sebeplerinin ortaya çıkarılmasının önemi hastalığın önlenebilmesi ve tedavisi için yeni yöntemler belirlenebilmesi için önemli olacaktır.
Yaşam tarzı ve Çevresel risk faktörleri
Birçok çevresel faktör MS riskine katkıda bulunabilir ve bu faktörler belirli bir zaman diliminde hastalık riskini artırabilir. İyi bilinen risk faktörleri geçirilmiş Epstein-Barr virüsü (EBV) enfeksiyonu, aktif veya pasif sigara içimi yoluyla tütüne maruz kalma, güneş ışığına maruz kalma eksikliği, D vitamini düzeylerinin düşük olması ve ergenlik dönemi obezitesidir. Daha az bilinen diğer risk faktörleri arasında gece çalışması, aşırı alkol veya kafein tüketimi yer alır.
EBV enfeksiyonu araştırılan patojenler arasında en tutarlı ve güçlü şekilde ilişkili olanıdır. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda MS hastalarının %100’e varan oranda EBV pozitif olduğu dikkat çekmektedir. EBV enfeksiyonu MS riskini artırdığını destekleyen çalışmalara rağmen, doğrudan nedensel bir ilişki kurmak halen zordur.
Sigara içmenin MS için bir risk faktörü olduğu sürekli olarak gösterilmiştir ayrıca günlük içilen sigara miktarı arttıkça MS riskini artmaktadır. Sigaraya pasif maruz kalma da MS riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir. Aynı zamanda sigara içmek engelliliğin daha hızlı artmasını ve ataklarla gelen MS hastalığının ilerleyici MS’e dönüşüm riskinin daha yüksek olmasıyla da ilişkilendirilmiştir.
Çeşitli çalışmalar, D vitamini düzeyleri düşük olması ile artan MS riski ve artan hastalık aktivitesi arasında bir ilişki olduğunu ileri sürerek, hastalığın seyri boyunca normal D vitamini seviyelerinin koruyucu bir etkisi olduğunu düşündürmektedir. D vitamininin etki mekanizmaları tam olarak açık olmasa da bazı veriler D vitamininin aktif formunun bağışıklık fonksiyonunun düzenlenmesinde rol oynadığını düşündürmektedir.
Diğer çevresel risk faktörlere benzer şekilde genç erişkinlik ve adölesan dönemde obez olmak MS gelişmesi riskini artırmaktadır. Obezite düzeyi arttıkça MS gelişme riski de yükselmektedir.
Bağırsak bakterilerinin bağışıklık sistemini bağırsakta üretilen bazı etkenler aracılığı ile bağırsak hücrelerinin geçirgenliğini değiştirerek etkilediği ve MS gelişimine katkıda bulundukları ileri sürülmektedir.
İlginç bir şekilde, bu risk faktörlerinden bazıları, özellikle EBV enfeksiyonu, ergenlik dönemindeki obezite ve sigara kullanımı, daha yüksek MS riski oluşturacak şekilde MS için genetik risk faktörleriyle etkileşime girebilir. Çevresel faktörlerin bir kısmı değiştirilebilir olduğundan gelecekte önleyici stratejiler mümkün olabilir.
Genetik risk faktörleri
Ailesel MS prevalansı tüm MS fenotipleri için ~%13’tür. Aile içinde MS görülme riski genetik paylaşım arttıkça artar; örneğin tek yumurta ikizlerinde yaşa göre düzeltilmiş risk %35 iken çift yumurta ikizlerinde bu oran %6 ve kardeşlerde %3’tür. Genom ilişkilendirme çalışmaları MS için 200’den fazla genetik riskli varyantı tanımlamıştır. Bağışıklık sistemi ve MS’de erken hastalık mekanizmaları açıklayabilmek için çevresel risk faktörlerinin MS duyarlılık genleriyle etkileşime nasıl girdiğini belirlemek için daha fazla çalışmalar gerekmektedir.
MS kompleks nedenleri ve gelişimi olan bir hastalıktır. Hastalığın genetik ve çevresel risk faktörlerinin aydınlatılmasına yönelik ilerlemelere rağmen, bu faktörlerin MS riskini hangi mekanizmalarla etkilediği büyük oranda bilinmemektedir. Bu mekanizmaların daha iyi anlaşılması yeni gelişim mekanizmalarının ve daha spesifik tedavi hedeflerinin gelişmesine yardımcı olabilir.
Ömer Faruk BOLATTÜRK
Doç. Dr., Kayseri Şehir Hastanesi Nöroloji Kliniği
-
Previous Post
Multipl Skleroz Nedir?
-
Next Post
Multipl Skleroz Klinik Belirtiler